ÇORUM İL KÜLTÜR VE TURİZM MÜDÜRLÜĞÜ

İnanışlar/Halk İnançları

Kimi zaman bir isteğin, bir beklentinin, şükür etmenin tezahürü biçiminde ortaya çıkan halk inançlarının Çorum’da derlenen örneklerini şöyle sıralayabiliriz: Nazardan Korunma, Kurşun Dökme, Nazar Boncuğu, Tuz Çevirme, Muska Yazma, Gelin Alma Sırasında Yapılan Uygulamalar, Al Duvak, Bekâret Kuşağı, Dua İle Çocuk Sahibi Olma, Al Basması, Kırklama, Bebek Mevlidi, Dilek Ağacı, Adak, Kına Yakma, Aşure Günü, Gece Dışarı Sofra
Örtüsü Silkmenin ve Su Dökmenin Sakıncalı Olduğu, Giden Kişinin Ardından Su Dökme Geleneği, Mezarlık Ziyaretleri, Ölü Evinde Verilen Aş…

Nazardan korunma esasına dayalı halk inançlarından biri “Tuz Çevirme” işlemidir: Nazar değdiğine inanılan kişi için bir kabın içerisinde bir miktar tuz kavrulur. Ardından bu tuz, soğuyunca avuç içine alınır ve rahatsızlığı olan kişinin başında üç defa çevrilir. Bu işlem sırasında Fatiha, İhlâs, Nas ve Felak sureleri okunur. İşlemler bittikten sonra tuz, ateşe atılır. Böylece kişinin yakalandığı hastalıktan kurtulacağına inanılır.

Çorum’da nazar boncuğu inancı oldukça yaygındır. Özellikle yeni doğan çocuklara, hayvanlara, kapılara ve insanların geçimlerini sağladıkları iş araçlarına nazar boncuğu takılır. Çorum’da nazar boncuğunun yanı sıra at nalı,
delik taş, kaplumbağa kabuğu, iğde dalı, iğde çekirdeği ve üzerlik otu kullanıldığı da görülmektedir. Çorum’da nazarının değdiğine inanılan kişiler için “öküz çatlatan” ve “duvar yıkan” tabirleri kullanılmaktadır.


Yağmur Duası:


Türkmenlerin eski dini inanışıyla İslam inancının yoğrulmasından ortaya çıkmış geleneksel bir kültür, sosyal bir etkinliktir. Batı Anadolu’dan Doğu İskilip’te yaygın ve düzenli bir şekilde tertip edilen yağmur duası törenleri ibadet olmakla birlikte, diğer ibadetlere kıyasla toplumsal bir organizasyon niteliği taşımaktadır. Birkaç şekilde yapılan dualar şu şekildedir.

Uğurlu olduğuna inanılan 1300 ile 1500 metre yükseğindeki dağa DEVE kurban etmek için çıkılır. Bu dağ, o bölgede YÜCELİK ifade eder. Örneğin İskilip yöresinde bulunan 1350 metre yüksekliğindeki Deveci Dağına çıkılır. Kuraklıkta halk arasında “Deveci Dağı deve istiyor”yorumları yapılar. Büyük bir katılımla, dualarla deve kurban edilir. Hoca, dağda bulunan yüksek bir kaya parçasının üzerine çıkar. Uzun ve siyah cübbesini ters giyer, normal ibadette yapılan duanın tam aksine ellerini yere doğru ters çevirir. Katılanlar da hocanın yaptığını yaparlar. Dua ederler. Törenler coşkulu geçer.

Diğer bir şekilde; yağmur duasında bazı kaynaklara göre 71, bazı kaynaklara göre de 71 bin taş sayılır. (Orta Anadolu’da 71 bin taştır.)Bilindiği gibi İslam öncesi Türk inanışında kutsal “Yada” veya “Yeşim” taşından bahsedilir. Bu taşlar alaları temsil eder. Hoca her bir taşa okur,üfler ve bir kenara koyar.Tamamlandıktan sonra bu taşlar bir torbaya konulur ve herhangi birisi tarafından suya atılır. Sihirli ve uğurlu olan bu taşlar yağmurun yağışına vesile olur,bolluk ve bereket getirir. Yağmur suları dağ ve dere eteklerine de birikerek gelir. Eğer yağmur çok yağar da zarar verir hale gelirse evlerde,mahallelerde,sokaklarda,baltanın keskin tarafı toprağa saplanır.Bu şekilde yağmurun şiddetinin azalacağına inanılır.


Koç Katımı:

Koç katımının ana nedeni, damızlık koçlarla daha güçlü daha iyi koyun nesli elde etmek ve yeni doğacak yavruların beslenme sorununu çözmektir. Koçların süslenmesinde muska ve nazarlıkların kullanılması, katımdan önce koçların üstüne erkek çocuk bindirilirse döl zamanı erkek kuzu, kız çocuk bindirilirse dişi kuzu doğacağı inancı ve buna bağlı olarak yapılan işlemler, yöre hayatında önemli uygulamalardır. Koç katımından sonra, çobanın boy abdesti alması gerekir. Eğer yıkanmadan sürünün içinde gezerse, doğacak kuzuların sakat olacağına inanılır. O gün sürünün içinde boş kapla dolaşılırsa kuzulayacak koyunların sütünün kıt olacağına inanılır. Koçlar ve tekeler sürüye katılmadan önce özel olarak süslenir. Koç boynuzlarına elmalar takılır, yünleri kırmızı ve yeşile yakın renklere toprak aşıboyası ile boyanır.


Aşure Günü:

Muharrem ayının onuncu günü “Aşure Günü”dür. Türkiye’nin birçok yerinde görüldüğü gibi, bazı yerlerde aşure gününden bir gün önce ve bir gün sonrası, bazı yerlerde de yalnızca aşure günü oruç tutulmaktadır. Kur’an-ı Kerim okumak ve dinlemek, herkese selam vermek, günahların affolması için dua etmek, en az yedi çeşitten olmak üzere aşure pişirmek ve dağıtmak sevap sayılmaktadır.

Ehlibeyt Yas Töreni:
Çorum’da her yıl Hicri takvimde “On Muharrem” denilen zamanda Ehlibeyt Yas Törenleri yapılmaktadır; baharın uyanışı, Hz. Ali’nin doğum günü, Hızır ile İlyas peygamberlerin yılda bir defa buluştuğu gündür. Hz. Hüseyin’in, Kerbela’da şehit edilen Ehlibeyt’in yası tutulmaktadır. Kur’an okunur, mersiyeler söylenir, oruç tutulur, aşure pişirilir, İmam Hüseyin için yarışmalar düzenlenir ve Hz. Hüseyin’in çektiği acıyı temsilen sineye vurulur. O gün iş yerlerine gidilmemektedir. Hepsinden hâsıl olan ecir ve sevap Hz. Muhammed, Hz. Hüseyin ve 72 şehidin ruhlarına hediye edilir. Allah’tan Muharrem ayı hürmetine rahmet, bereket ve bağış dilenir ve bu ayın feyzinden yararlanılmaya çalışılır.

Koyunbaba’yı Anma ve Pilav Günü:

Çorum’a bağlı Osmancık ilçesinde eylül ayının ilk haftasında üç gün süren Koyunbaba’yı Anma Günü adında kutlamalar yapılmaktadır. Kutlamalarda ilk gün, Koyunbaba Türbesinde mevlit okutulup, ardından pilav ve yayık ayranı ikram edilmektedir. Türbe etrafında kesilen adak kurbanlar dağıtılmaktadır. Koyunbaba adına yapılan helva halka sunulmaktadır. İkinci gün, açık alanda çeşitli ilahiler okunmakta, Koyunbaba hakkında hikâye ve menkıbeler anlatılmakta, O’nun hayatına dair bilgiler verilmektedir. Bu günlerde verilen bütün yemekler hayırseverler tarafından karşılanmaktadır. İsteyenler, evlerinde de yemek hazırlayıp getirebilmektedir. Birlik ve beraberlik içinde paylaşım ve ortaklaşa faaliyet sağlanmaktadır. Üçüncü gün ise, toplu sünnet törenleri yapılıp, şenlik düzenlenmektedir. Kutlamalar boyunca, türbe ziyareti yapılmaktadır.


Diş Hediği Geleneği:

Çorum’da yapılan diş hediği kutlamaları çeşitlilik göstermektedir; geleneksel niteliğiyle birlikte mevlit okutanlar olduğu gibi, eğlence biçiminde kutlayanlar da vardır. Diş hediği için kullanılan asıl malzeme buğdaydır. Buğdaya, nohut ve kuru fasulye de ilave edilir. Bazı yerlerde, pirinç ilave edildiği de görülür. Pirincin tercih edilmesinin nedeni, bebeğin dişlerinin pirinç gibi tane tane olacağı inancıdır. Yapılan diş hediği akrabalar, komşular, eş dost çağırılarak kutlamalar eşliğinde yenilir. Yapılan hedik artarsa komşulara dağıtılır.